Schörnburnn Castle and St. Stefan Church are the landmarks but every building is another masterpiece.
It's the city where tons of tourists walk in the streets and it stands out with it's bridges, towers and cafés.
It's the city where there is no brute force to ensure the law while education comes in.
One must come here to absorb all the art here, not just drink a cup of coffee and leave. But i have no choice as i am passing by here to make sure i visit every other city.
While my mind is stuck here, there are many cities i haven't seen and thousands of kilometers i haven't gone.
Every kind of Vespa is present in here. Nearly one in every street.
Never seen this many together.
It's second on my list of Best to Travel with Vespa. Second only because one can travel on foot here too.
___________________________________________________________
Viyana, sanatın kalbinin attığı şehir. Onlarca klasik müzisyenin hayatını geçirdiği şehir. En çok tanınanı Brahms sanırım. Klasik müzik festivallerinin baş şehri. Müziğin yanında kentsel dokusu, mimari bir şölen.
Schörnburnn Sarayı ya da Stefan Kilisesi en kolay akılda kalan mimari eserler. Her sokak her bina ayrı eser.
Binlerce turistin sokaklarında dolaştığı, şık faytonların yürüdüğü, köprüleri, kuleleri, kafeleri ile dolaşmaya doyulmayan şehir.
Tüm kuralların, ortada kolluk kuvveti olmadan, eğitim sonucu yürüdüğü düzenli ve sanat için hareketli şehir.
Viyanaya bir konser bir opera gösterimi ya da bir festival için gelmeli. Kahve içip ayrılmak için de gelinebilir ama Viyana bir günlük bir şehir değil. Daha önce gördüğüm şehirleri programımı yetiştirmek için hızla geçiyorum.
Aklım buralarda biraz kalsa da görmediğim yerler için binlerce kilometrem var daha gidelecek.
Her yerinde her türden Vespa var Viyana da. Neredeyse her sokakta bir kaç tane.
Hiç bu kadarını bir arada görmemiştim.
Vespa'yla gelinmesi gereken listede ikinci sırada. ikinci sırada çünkü burada yürüyerek de dolaşılabir.



Hiç yorum yok:
Yorum Gönder